top of page

Büyünün Yüzü Leylâ




doğu masallarını söylemeyi bıraktım.

Diviti kırmayı da oku parçalamak sanıp

koskoca hayallerin altında çiğ kaldım

yanmaksa muradın ateş olarak çakılıp,

sönmek nihayet oldu, sessiz bir savaştayım.


Meziyeti, övgüsü şiir yazmak

söylemeyi bilmez koca budala

kaçar atı olsa, üzerinde

anlamaz, nedir gururla yaşamak?

Kül sildim, ceket parçaladım, paralandım alnınla

kan getir, su getir, karalanmış yüzünde

tarihsizlik medeniyettir, suçudur arkaya bakmak

leylâ desem eksik, konuşsana leylâ

şerefi için yaşayan kalmış mıdır çölde?

Ne çöl eski çöl, ne anıt eskisi gibi, dilerim boyuna koşmak

kaç buralardan, bakma leylâ

çılgın batının esiri olmuş kölelere

şimdi doğudan uzak, masallardan uzak kendini afyonlamak

yaşansın da bitsin, şiir bitsin leylâ.


Leylâ, sen hâlâ binbir gecede güzellikken,

emirlerim dudaklarında parçalanıyorken,

aşk, her neyse leylâ

okuduğum tüm tanrıçalardan yine de sen güzelken

tarihi milata alabilir miyiz?

gökçenin büyüsü olabilir miyiz?


rahvan atlara denktir yüzün ve yürüyüşün

eski tanrılarla konuştum leylâ,

Allah’a tapınmak kadar güzelmiş gülüşün.


penceremi çalmayı bırak, söyle

kimsesiz kalışının öyküsünü oku, zorsa eğer yazmak

zaten zor, ok kalbimde yas karası

bitik kırbaç sesleri parçalandı sırtımda

şiir güzel tenin gibi, oysa berbatmış seslerini duymak

küfüvfele aklımı, beyazımı parçala

söz, hüzün seni bulana kadar kalacağım seninle leylâ.

Söz, gitmek kalmak olana değin seninim leylâ.

Comments


bottom of page