top of page

Ben Seni Beklerken Yaşlandım




kabil habil ile dövüştüğünde ellerinde taş gibi kalbim vardı

işte gönderilen ilk kitaplar gibi berraktan daha berraktın

durgun bir su değil tufanda gemiye binmek kadar sevaptın

ben o gün seni beklemeye başlayınca allah’tan yaş aldım

ben seni bilmediğim duraklarda beklerken yaşlandım


nuh’un gemisine binmek için koştum vardım adın yetti

ellerimi açtım, suya birkaç kere bedenimi yorgun yatırdım

hiç bilmediğin cılgalarda bıraktığın izlerden yitip gittim

ben o gün seni beklemeye başlayınca allah’tan yaş aldım

ben seni kapıların önünde beklerken yaşlardan yaşlandım


musa kızıl deniz’i yardığında sen çoktan karşıdaydın

burada aklımı yitirecek gibi olunca oraya aynalar taşıdım

ellerimde ne gürz bıraktım ne kınında kılıç okları kırdım

ben o gün sana doğru gelmeye başlayınca yaş aldım

ben seni meydanlarda dönüşmüş beklerken yaşlandım


her şeyi gördüm en son çin’de kırk kişi saray bastım

ne korku bilirdim ne durmak vey’de çağladım taştım duruldum

gibi dönüş yollarındaki tüm evlerimi yaktım

ben sana ülkümü anlatmak için geldim gittim yaş aldım

ben seni on altı bayrağın gölgesinde beklerken yaşlandım

Comments


bottom of page