top of page

AĞUSTOS GECESİ BİRDEN BİRE BİR YOLCU



Öylesi bir hissizlik çaldı durdu kapımı

Ne hışırdayan yaprak ne gökte asılı ay

Çöllerdeyim ey yolcu çıkar ayakkabımı

Yaşamaktan soğudum yarından soğudum say


Masum ölümler gördüm hepsi de sıfır solda

Taarruza kaldırdım kurşun asker ordumu

Yalnız öldürülürken bilinmeyen bir yolda

Nereye gidiyorsun diye kimse sordu mu?


Hangi dalga sahile böyle çaresiz vurur?

Taş sektirdiğim zaman canı acır mı suyun?

Neye yarar ey yolcu, beni mahveden gurur?

Enkazda kalmış gibi çığlıklarımı duyun


Duvarlara astığım eski fotoğraflarda

Hatırası kalmamış gülümseyen yüzümün

İsmim hatırlanmıyor artık tozlu raflarda

Şarap derler adına üzülmüş bir üzümün


Hülyalara dalmışken birden uyanıversem

Şöyle bir iz bıraksam bir ağustos gecesi

Yangınlarda kahrolup suya dayanıversem

Fayda etmez bilirim ilmeğin de incesi


Durup beklemektense yanlış yolda yürümek

Ne dersen de ey yolcu, biçarenin işidir

Karanlık saatlerde gözünü kan bürümek

Bilesin ki gecenin ya üçü ya beşidir...


Faruk SARIKAVAK

Comments


bottom of page